CORONA VİRÜSÜ VE ÜCRETSİZ İZİN UYGULAMASI

Ülkemizde ve tüm dünyada hızla yayılması sebebiyle Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından Pandemi (bir kıta, hatta tüm dünya yüzeyi gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalık) ilan edilmiş “Covid-19/Corona virüsü” dolayısıyla ülkemizin de içinde bulunduğu neredeyse tüm dünya ülkelerinde; hayatın her alanında corona virüsünün etkileri görülmektedir.

Dünyayı tesiri altına alan virüsten korunmak adına ülkemizde alınan bireysel ve ulusal önlemler ışığında çalışma hayatlarımızın etkilenmesi de pek tabii kaçınılmaz oldu. Bu süreçte pek çok işveren corona virüsü dolayısıyla işçilerine ücretsiz izin vermiş olduğu herkesçe bilinmektedir.
Peki, nedir ücretsiz izin uygulaması ve işçiler ücretsiz izin uygulamasını kabul etmek zorunda mıdır?

Ücretsiz izin kararı ancak işçi ile işverenin mutabakata varması sonucu alınabilmektedir. İşçinin söz konusu izne, işverenin teklifi kendisine sunduğu günden itibaren 6 iş günü içerisinde açıkça yazılı rıza göstermesi gerekmektedir. İşçi, işveren tarafından teklif edilmiş ücretsiz izni kabul etmek zorunda değildir. Şayet işçi 6 iş gününde işverenin bu teklifini reddederse yahut sessiz kalırsa, kanunen işverenin ücretsiz izin teklifini kabul etmemiş sayılacaktır. İşçinin kabulü olmaksızın ücretsiz izin kararı alınması mümkün değildir zira söz konusu uygulama, çalışma koşullarında işçi aleyhine esaslı bir değişiklik oluşturur ve bu hususta İş Kanununun 22. maddesi uygulama alanı bulur.

Yerleşik Yargıtay içtihatları ışığında, ücretsiz izin uygulamasının geçerlilik arz edebilmesi için işçinin açık rızasının alınmasını aramaktadır. Her ne kadar Yargıtay’ın az sayıda kararında ücretsiz izne ilişkin anlaşmanın örtülü olarak yapılabileceği görüşü benimsenmişse de hakim olan ve hakkaniyete uygun olan görüş, ücretsiz izin hususundaki anlaşmanın işçi ve işveren arasında açık açık yapılması gerektiğidir.

Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin,yerleşik içtihatları yansıtan 2003/1162 Esas, 2003/11821 Karar numaralı ve 23/06/2003 günlü emsal kararı şu şekildedir: “Yasalarımızda işçinin açıkça kabulü olmadan ücretsiz iznin geçerli olacağına dair bir hüküm bulunmadığı gibi, Dairemizin yerleşmiş uygulamaları da bu yoldadır. Böyle olunca olayda davalının haksız feshi bulunduğunun kabulü gerekir”.

Bunun yanı sıra ücretsiz iznin süresi de uygulamanın geçerliliğinde büyük önem arz etmektedir. Şöyle ki, her ne kadar İş Kanunumuzda ücretsiz izin anlaşmasında açıkça süre belirtilmesi gerekliliği kanuni bir zaruret olarak yer almasa da, yaygın görüş şudur ki; işçiye ücretsiz iznin süresinin bildirilmesi gerekir. Ayrıca “askıya alma” kavramına ters düşecek şekilde uzun verilen ücretsiz izinler de işverenin fesih iradesi olarak yorumlanmaktadır zira her halde ücretsiz iznin dürüstlük kuralına uygun makul bir süre zarfı için verilmiş olması şarttır.

Belirtmek gerekir ki makul süre olayın özelliğine göre değişmekle; corona virüsü gibi salgın bir hastalık için tam belirlenebilir olması mümkün olmamakla birlikte uluslararası önlemlere paralel olarak verilmiş iznin 1,5 ayı geçmesi makul sürenin tartışılmasına sebebiyet verecektir. Aksi halde işçinin iş sözleşmesini haklı nedenle fesih hakkının doğduğunu unutmamak gerekir.

20 Mart 2020
Av. Elif Zişan ÇARDAK

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir